Çocuk cerrahisi, doğumdan 16 yaşına kadar çocukların cerrahi ve ürolojik problemlerinin tanı ve tedavisi ile uğraşan cerrahi bir bilim dalıdır. Tüm sindirim ve solunum sistemi, çocuk jinekolojisi, kalp hariç olmak üzere göğüs, baş boyun, onkolojik, travma ve endokrin cerrahisi ile ilgilenir. Tanısal ve girişimsel anlamda endoskopik uygulamaların yanı sıra laparoskopik ve torakoskopik cerrahi müdahaleleri de kapsayan çocuk cerrahisi, doğum öncesi bilinen ya da doğumdan sonra meydana gelen anomalilerin cerrahi operasyonlar ile giderildiği branştır. Normal cerrahiden farklı olarak çocuk hastalıkları üzerine uzmanlaşan bu bölüm; yeni doğan ünitesi, yoğun bakım, onkoloji ve travma gibi pek çok bölüm ile birlikte çalışır. Bu alanda uzmanlaşan hekimler 6 yıl tıp fakültesi okuduktan sonra 6 yıl da çocuk cerrahisi üzerine uzmanlık eğitimi alır. Çocuk cerrahisi nedir? Çocuk cerrahisi, doğum öncesi oluşan anomalilerin yanı sıra çocukluk çağında edinilmiş hastalıkların ve travmalara bağlı olarak gelişen pek çok farklı durumun, tanı ve tedavisi ile uğraşan bilim dalıdır. Kişiler, çocukluk çağında geçirilen cerrahi girişimin sonuçlarını, bir ömür boyu üzerinde taşıyacakları için onların fizyolojisi ve psikolojisi göz önünde bulundurularak, gelişimine zarar vermeyecek şekilde çalışmak konusunda son derece hassastır. Yenidoğan hastalarda hormonal düzenlenme henüz yeni başladığından metabolizmaları, çocuklara ve yetişkinlere göre farklıdır. Bağışıklık sistemlerinin henüz gelişmemiş olmasından kaynaklı olarak enfeksiyonlara karşı dirençleri düşüktür. Çocukluk dönemindeki hastalarda ise yetişkinlerden farklı olarak, hücre bölünmesi reprodüktif amaçtan ziyade fiziksel ve zihinsel büyümeyi gerçekleştirmek için sağlanır. Hücre bölünmesinin hızlı olması, yetişkin ve yaşlı hastalara göre iyileşme süresini kısalttığından infantlar olarak adlandırılan çocuklar fiziksel travmalara karşı çok daha dirençlidir. Çocuk cerrahi hastalıkları Çocuk cerrahisi yanıkların yatarak ve ayakta tedavisinin yanı sıra trafik kazaları, düşme ve benzeri kaynaklı vücut travmaları, kesici ve delici aletler ile oluşan karın ve göğüs travmaları, hırpalanmış çocuk sendromu gibi pek çok durum ile ilgilenir. Bunların yanı sıra şu hastalıklarla da ilgilenmektedir: Sindirim Sistemi Çocuk Cerrahi Hastalıkları: Özofagus olarak bilinen yemek borusu darlıkları, korozif özofajit yani yanıcı ve yakıcı maddelerin içilmesi ile ortaya çıkan hastalıklar, mide darlıkları, tıkanıklık ve ülser, gastroözofagial reflü, ince bağırsak tıkanıklıkları, polip varlığı, inflamatuar bağırsak hastalıkları, megakolon, hirschsprung hastalığı, apandisit, dalak hastalıklarının yanı sıra kabızlık, makatta çatlak ve fistül oluşumu, hemoroid, kasık ve göbek fıtıkları, karaciğer kist, apse ve tümörleri, pankreas kist ve tümörleri gibi pek çok hastalık cerrahi müdahale gerektirebilen çocukluk çağı hastalıkları arasında yer alır. Solunum Sistemi Çocuk Cerrahi Hastalıkları: Akciğer ve akciğer enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen hastalıklar, soluk borusu hastalıkları, soluk borusuna kaçan yabancı cisimlerin çıkarılması ve diğer bronkoskopik girişimler, kunduracı göğüs ve güvercin göğüs olarak bilinen göğüs kafesi deformiteleri çocuk cerrahisinin uzmanlık alanında yer alan solunum hastalıklarındandır. Çocukluk Çağında Kanser Hastalıkları: Böbrek, akciğer, karaciğer, over, testis, lenf bezi ve yumuşak doku tümörlerinin yanı sıra sinir elemanlarından kaynaklı diğer tümörleri ile multidisipliner olarak çocuk cerrahisi ilgilenir. Çocuklarda Hormonal Hastalıkların Cerrahi Tedavisi: Tiroit bezi, pankreas, böbrek üstü bezi hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgilenir. Çocuklarda Baş Boyun Cerrahisi: Doğumsal ve edinilmiş boyun kistleri ve sinüsleri çocuk cerrahisinin uzmanlık alanında yer alır. Yenidoğan çocuk cerrahi hastalıkları Fetüsün gelişimi sırasında genetik olarak aktarılan hastalıklar, şekil bozuklukları sonucu, çevresel faktörlerden kaynaklanan anomaliler, gebelikte kullanılan ilaçlar ve geç gebelik sonucu ortaya çıkan şekil ve fonksiyon bozuklukları yenidoğanlarda çocuk cerrahisini ilgilendiren hastalıklara yol açabilir. Doğuştan gelen bu anomalilerin toplumda görünme sıklığı %3 ile %5 arasındadır. Bu hastalıklar şu başlıklar altında incelenebilir: Anorektal Malformasyonlar: Sindirim sisteminin son kısmı olan bağırsaklar, genital sistem, idrar yolları ve rektum olarak bilinen kalın bağırsağın son kısmında görülen problemlerdir. Rahim içindeki bebeğin yaşamının ilk 3 ayında idrar yollarından ayrılması gereken rektum ve anüsün olması gerektiği gibi gelişememesi sonucu görülen hastalıklardır. Tanısı doğum sonrası yapılan fizik muayenenin yanı sıra gerekli görüldüğü durumlarda ultrason ve direkt grafi ile konur. Bu hastalıklar genellikle anüs darlığı, anüsün önde olması, anüsün zarla kapalı olması, kalın bağırsağın son kısmı olarak tanımlanan rektumun anüs ile birleşmemesi ve yine fistül olarak bilinen rektumun idrar yolları ile birleşmesi olarak sıralanabilir. Doğumsal Duodenal Tıkanıklıklar: Bağırsak tıkanıklıklarının büyük bir bölümü duedenum veya oniki parmak bağırsağı olarak bilinen bölgede gerçekleşir. Bu bölgede bulunan patolojiler büyük ölçüde duodenal atrezi ve anüler pankreas olarak ortaya çıkar. Tek tedavi seçeneğinin cerrahi operasyon olduğu duodenal atrezilerin tanısı radyolojik görüntüleme ile konur. Acil olarak operasyon gerektiren bu durumda kapalı olan kısımlar alınarak, bağırsak sisteminin çalışması sağlanır. Ekstrofi Kloaka: Ana karnındaki bebeğin yaşamının 4 ile 5. haftasında üriner, genital ve sindirim sisteminin ucu kloaka adlı bir boşluk hâlindedir. Bu boşluk gelişimin 6. haftasında ikiye ayrılarak önde ve arkada olmak üzere iki ayrı boşluk hâlini alır. Bölünmenin gerçekleşmediği kişilerde kloaka ekstrofisi olarak bilinen karnın ön duvarının kapanmaması durumu oluşur. Anüs kapalılığı, bağırsak yokluğu ya da kısalığı, üriner sistem bozuklukları gibi pek çok yapısal kusur eşlik edebilir. Ekstrofi Vezika: Doğumda mesanenin dışarıda olması olarak tanımlanan bu konjenital anomali, erkeklerde kızlara oranla 3 kat daha fazla görülür. Mesanenin ön yüzünün bulunmadığı, arka duvarın iç kısmı direkt olarak pubis bölgesi olarak bilinen bölgeden dışa doğru açılır. Hastaların çoğunda kasık fıtığı da bulunur. Genellikle cerrahi tedavi birden fazla operasyon sonucu tamamlanır. Gastroşizis: Doğumsal olarak en sık görülen iki karın duvarı defektinden biri olan gastroşizis, yaklaşık 2500 doğumda bir görülür. Göbek kordonunun sağ tarafındaki karın açıklığında bulunan bağırsakların ve bazı durumlarda mide, nadir olarak ürogenital yapıların dışarıda bulunmasıdır. Bağırsaklar ödemli ve kısadır. Omfalosel: Karın duvarı defektlerinin diğeri olan omfalosel, yaklaşık 5000 doğumda bir görülür. Karın içinde yer alması gereken ince bağırsaklar, kolon, dalak ve karaciğer gibi iç organlar bir kese içerisinde karın ön duvarının dışında bulunur. IHPS: İnfantil hipertrofik pilor stenozu olarak tanımlanan bu durum, doğumdan sonraki 2 ile 4 hafta boyunca normal beslenebilen bebeğin, bu süreden sonra beslenmenin ardından fışkırır tarzda kusması ile belirti verir. Mideden ince bağırsağa geçiş yolunun daralması ile besinlerin bağırsağa geçişi engellenir. Genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülen bu hastalık kızlara oranla erkeklerde daha sık görülür. Karın ultrasonu ile pilor kası ölçülerek incelenir. Gerektiğinde mide baryumlu bağırsak grafisi ile görüntüleme yapılır. Jejunoileal Atrezi: Anne karnında yer alan bebeğin ince bağırsaklarının bir bölümünün damarsal nedenlerle, yapısal olarak yetersiz oluşumu sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Doğumdan sonra bebekte oluşan şişliğin gitgide artması, dışkılamama ve kusma ile karakterizedir. Radyolojik görüntüleme sonucu tanısı konur. Çocuk cerrahı tarafından müdahale edilerek bağırsaklarda yer alan tıkalı bölge alınır. Sağlıklı bölümler birbirine eklenerek bağırsak devamlılığı sağlanır. KDH: Konjenital diyafram hernisi, diyafram kasında bulunan doğusal bir açıklık yüzünden meydana gelen bir tür fıtıktır. Sıklıkla bağırsaklar, nadiren karaciğer ve dalak fıtıklaşabilir. Hayati bir risk olan KDH'nin tek tedavi seçeneği cerrahi operasyondur. Mekonyum İleusu: Her 12 bin doğumda bir rastlanan ileus, bağırsaklarda görülen bir tür tıkanıklıktır. Mekonyumun yani bebeğin bebeğin ilk dışkısının, bağırsağa yapışması ile meydana gelir. Karın şişliği ve kusma gibi belirtiler gösterir. Urografinli lavman yapılarak tıkanıklığa sebep olan mekonyum boşaltılarak bağırsakların tamamen açılması sağlanır. Eğer bu şekilde tıkanıklık giderilemezse cerrahi operasyon gerekir. Özofagus Atrezisi: Yemek borusunun doğuştan kapalı olması olarak tanımlanan özofagus atrezisinde yemek borusunun bir bölümü oluşmamıştır. Çoğunlukla nefes borusu ile bağlantı bulunur. Beslenmenin mümkün olmadığı bu durumda tek seçenek ameliyattır.